Kanser ve stres: Travmatik olayların rolü!

Uzmanlar, stresin vücut üzerindeki yıkıcı etkilerinin kanser gelişimini tetikleyebileceğini öne sürüyor.

Birçok bilim insanı, acı bir boşanma veya ailede ölüm gibi tek bir travmatik olayın, yıllar sonra kanser riskini artırabileceğini belirtiyor. Örneğin, 2019 yılında yapılan bir araştırma, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtileri gösteren kadınların, travma yaşamayanlara göre yumurtalık kanseri riski ile iki kat daha fazla karşılaştığını ortaya koydu. Bu bulgular, travmanın uzun vadeli sağlık etkileri üzerine önemli sorular doğuruyor.

Stresin bağışıklık üzerindeki etkileri

Uzmanlar, uzun süreli stresin bağışıklık sistemini zayıflatarak kanser gibi hastalıklara karşı savunmayı azalttığını belirtiyor. MD Anderson Entegre Tıp Programı Direktörü Dr. Lorenzo Cohen, kronik stresin vücudun doğal savunma mekanizmalarını bozduğunu ve bu durumun kanser riskini artırabileceğini ifade ediyor. Stresin, kortizol ve adrenalin gibi hormonları sürekli olarak üretmesine yol açtığını ve bu durumun bağışıklık sistemini baskıladığını vurguluyor.

Zarar verici alışkanlıkların rolü

Stres altında insanlar genellikle sağlıksız alışkanlıklara yöneliyor. Sigara, alkol tüketimi ve aşırı yemek gibi alışkanlıklar, kanser riskini artıran etkenler arasında yer alıyor. Ulusal Kanser Enstitüsü, bu alışkanlıkların stresle birleştiğinde riskin daha da yükseldiğini belirtiyor.

Kronik stresle başa çıkmak, sağlıklı bir yaşam için kritik bir adım. Dr. Cohen, meditasyon, egzersiz ve yeterli uyku gibi yöntemlerin stresi yönetmekte etkili olduğunu söylüyor. Özellikle kaliteli uyku, stresle baş etmenin en etkili yollarından biri olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, hayatımızdaki stresi yönetmenin, yalnızca kansere karşı değil, genel sağlık açısından da önemli olduğunu kabul ediyor.