50’li yaşlarda bir erkek hasta hem çok ilaca dirençli verem hem de HIV pozitif olma durumuyla mücadele ediyor. Ancak, hastanın sağlık durumu, derin yoksulluk ve sosyal güvenlik sorunları nedeniyle daha da kötüleşiyor.
Verem ve HIV: tehdit oluşturan ikili
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, HIV pozitif bireylerin verem hastalığına yakalanma riski 16 kat daha fazla. Verem, HIV pozitif hastalar için başlıca ölüm nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu iki hastalık, tedavi edilmediğinde birbirinin seyrini hızlandırarak ciddi sağlık tehditleri oluşturuyor.
GSS prim borçları: sağlık hizmetlerine erişimde engeller
Türkiye’de yaklaşık 9 milyon kişinin Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borcu bulunuyor. Bu durum, sağlık hizmetlerine erişimde ciddi engeller yaratıyor. Derin yoksul olan bireylerin GSS primleri devlet tarafından karşılanırken, yoksulluk durumunu kanıtlayamayanlar zorunlu olarak prim ödemek zorunda kalıyor. Bu sorun, hastaların tedaviye erişimini olumsuz etkiliyor.
Tedaviye erişimdeki zorluklar
Söz konusu hasta, çok ilaca dirençli verem tedavisi için bir süre hastanede kalmış. Ancak taburcu olduktan sonra tedavi sürecinde kullanılan ilaçlara ulaşmakta zorluk çekmiş. Verem Savaş Dispanseri, bu ilaçları temin edemediği süre boyunca hasta tedavi sürecinde geri kalmış. Ayrıca, HIV tedavisi için gerekli ilaçlara erişim konusunda da ciddi sorunlar mevcut. Sosyal Güvenlik Kurumu, hasta için ilaç provizyonu vermemekte.
Eğer hükümet, sağlığın temel bir insan hakkı olduğuna inanıyorsa, acil olarak bu tür durumları çözmelidir. Hastaların ihtiyaç duyduğu ilaçlara ve tedavilere erişim sağlamadan, sağlık hizmetlerinin etkinliğinden söz etmek mümkün değil. Sağlık sisteminde köklü değişiklikler yapılması, bu sorunları çözmenin en önemli anahtarıdır.
Sağlık, tartışmasız bir insan hakkıdır; bu nedenle hastaların yaşamı için kritik öneme sahip tedavilere erişim, öncelikli bir mesele olarak karşımıza çıkıyor.