2024 XN1 adı verilen bu asteroid, 10 katlı bir bina büyüklüğünde ve saatte 23 bin 160 kilometre hızla ilerliyor. Ancak, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA), bu büyük gök cisminin Dünya'ya çarpmayacağını ve güvenli bir mesafeden geçeceğini belirtti.
İlgili bilim insanları, asteroitin Dünya'ya 7.21 milyon kilometre uzaklıkta geçeceğini bildirdi. Bu mesafe, Ay ile Dünya arasındaki mesafenin yaklaşık 18 katı kadar bir uzaklık. Bu nedenle, gezegenimiz için doğrudan bir tehdit bulunmamakta. Ancak, bu tür gök cisimlerinin Dünya’ya yaklaşması her zaman büyük bir dikkat gerektiriyor.
Jess lee: “çarpma olasılığı sıfır”
Royal Greenwich Gözlemevi'nden astronom Jess Lee, 2024 XN1’in Dünya'ya çarpma ihtimalinin sıfır olduğunu belirtse de, bu büyüklükte bir cismin gezegenimize çarpması durumunda sonucun son derece yıkıcı olabileceğine dikkat çekti. Lee, "Asteroit oldukça uzak olacak, bu yüzden herhangi bir tehlike yaratmıyor. Ancak bu büyüklükte bir çarpışma, büyük tahribatlara yol açabilirdi" dedi.
Potansiyel etkiler: 12 milyon ton tnt gücü
Bilim insanları, 2024 XN1’in Dünya’ya çarpması halinde yaratacağı etkilerin 12 milyon ton TNT gücünde olabileceğini ve yaklaşık 2 bin kilometrekarelik bir alanı yerle bir edebileceğini tahmin ediyor. Bu tür bir felaket, 1908 yılında Rusya'da meydana gelen Tunguska Olayı’na benzer bir sonuç doğurabilir. Tunguska'da 80 milyon ağaç yok olmuş, büyük bir doğal felaket yaşanmıştı.
Gelecekte daha yakın geçişler bekleniyor
Bu geçiş, 2024 XN1'in son geçişi olmayacak. Uzmanlar, aynı asteroidin 2032'de 4.7 milyon kilometre, 2106'da ise 3.4 milyon kilometre mesafeden geçeceğini öngörüyor. Bu tür olaylar, Dünya'nın uzaydan gelen tehditlere karşı ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor. NASA ve ESA, gezegen savunma sistemlerini geliştirerek bu tür cisimlerin tespiti ve olası tehditlerin önlenmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
2024 XN1 gibi devasa asteroitlerin Dünya’ya yaklaşması, bilim dünyasında büyük bir dikkatle izleniyor. Bu olay, insanların uzay araştırmaları ve gezegen savunma sistemleri üzerinde daha fazla çalışması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Gelecekteki bu tür tehditlerle başa çıkabilmek için daha güçlü uzay teknolojilerinin geliştirilmesi hayati önem taşıyor.